Translate

12 Aralık 2014 Cuma

Hamburgere adını veren Almanya'nın denize açılan kapısı Hamburg!

Almanya / Hamburg  / 2011

Hamburgere adını veren Almanya'nın denize açılan kapısı Hamburg!



Almanya Türklere hiç de yabancı olmayan bir ülke. Küçüklüğümüzden beri diğer Avrupa ülkeleri içinde en çok bildiğimiz, en tanıdık olanı. Çünkü bir çoğumuzun tanıdıkları, akrabaları ve ailesinden birileri çalışmak için bu ülkeye gidip, kalmıştır. Tabi hafızalarda ağır çalışılan, yaşamın zor olduğu ve denizin olmadığı sıkıcı bir ülke algısının yerleştiği o çocukluğumda ki ülkenin Hamburg, Berlin ve Köln şehirlerini gezme imkanı buldum. Gerçekten de düşündüğümüzden çok farklı bir ülke!! Almanlarla da kısa bir süre çalışma imkanı bulmuş olduğum için iş disiplinlerine ve dakik olmalarına hayranım.  İş odaklı ve zamanında çalışmak insanı aksine mekanikleştirmiyor, birçok yönden disipline ederek, sosyal hayatınız içinde daha bol ve kaliteli vakit yaratıyor.




Almanlar gerçekten sanayi de gelişmiş oldukları kadar zorluklar ile de nasıl başa çıkacaklarını bilen başarılı insanlar. Bundan sadece 60 yıl önce  İkinci Dünya Savaş'ı sonrasında yerle bir olmuş bir ülkeden bugün Avrupa'nın en gelişmiş ülkelerinden birini inşa ettiler. Aza kanaat edebilen, ve gereksiz yere para harcamayacak kadar da geçmişlerinden ders çıkarmışlar. İtalya ya da Fransa gibi moda , tasarım, güzellik üzerine çok başarılı olmasalar da, yeşili ve doğayı korumaları ve insana verdikleri değerle bu farkı fazlasıyla kapamışlar. Adolf Hitler yasaklı olduğu için hiçbir yerde izine rastlamıyorsunuz hatta selamını bile verseniz tutuklanmanız için yeterli bir sebep oluyor. Benim fikrim Almanya Hitler'in Avrupa'yı tarumar etmesinden ve yaptığı katliamlarından dolayı utanç duyuyor, en azından birçoğunun öyle olduğunu düşünüyorum.



Şimdi bu güzel ülkenin en güzel liman kentlerinden olan Hamburg'a  sadece 2 gün için gelebilme fırsatım oldu. Ama aklım kaldı açıkcası:) Bu güzel şehirde tipik bir Avrupa şehri, ama benim için farkı sanat ve sanatçı ile içiçe geçmiş, ressamların, mimarların sanatçıların yaşadığı farklı bir Almanya şehri olması.

THE GEORGE Oteli

Öncelikle kaldığım bu güzel oteli herkese tavsiye edebilirim. Alster Gölü'ne yakın olan bu otel kaldığım en rahat ve en güzel otellerden biriydi. Lobisi ise bir müze kadar etkileyici:) https://www.thegeorge-hotel.de/




Sanat ve kültürün  kalitelisi, dünya çapında başarı kazanmış müzikaller, müzeler, sofistike ve eğlenceli bir tiyatro, opera, dünyanın en iyi bale topluluklarından biri, eşsiz bir gastronomi, özel alışveriş fırsatları, capcanlı bir gece yaşantısı ve 1200 yıldan daha yaşlı, görülmesi gereken şehir Hamburg!



Almanya'nın Berlin'den sonra ikinci büyük şehri olup kendi başına ayrı bir eyâleti oluşturur. Aynı zamanda Avrupa Birliği'ndeki en büyük 6. metropoldür. Almanya'nın dünyaya açılan kapısı da denilen kent, Rotterdam'dan sonra Avrupa'nın en büyük ikinci limanı olup, dünyada da 9. sıradadır. Hamburg gerek ticari, gerekse hizmet sektörü açısından Kuzey Almanya'nın en büyük sanayi kentidir. Özellikle havacılık sektörü, uçak üretiminde dünyanın en büyük 3.kentidir. 



Kimya, makina, gemi inşaat ve bankacılık sektörleri oldukça önemli yer tutmaktadır. 2008 yillinda Hamburgun kişi başina düşen yillik gelir ortalama 50.073€ olarak belirlenmiştir.  Ama bu şehirde bahsettiğim gibi, Nazi Dönemi'nde çok yıkımlar verdi. II. Dünya Savaşı sırasında Hamburg'un liman alanların harap edilerek, yoğun nüfuslu işçi sınıfının yaşadığı ilçelerde alevler içinde can veren binlerce insanlar oldu. 23 Temmuz 1944 tarihinde İngiliz ve Kanada uçakları geceleri, ABD uçakları da gündüzleri Hamburg'u bombaladı. Kasım'da operasyon bittiğinde 9.000 ton patlayıcı atılmış, 30.000 den fazla insan ölmüş ve 280.000 bina yıkılmıştır :((
Diğer kuzey Alman kentleri gibi Hamburg'unda mimarisi Backsteingotik tarzından etkilenmiştir. Tamamen düz olan şehri,özellikle güzel havalarda, yürüyerek gezmek son derece keyiflidir. Şehrin içinde bir sürü park bulunmaktadır. Ayrıca küçük turistik gezi tekneleri ile Binnen- ve Aussenalster göllerinde ya da limanda (Hafen) veya kanallarda tekne ile şehri gezebilirsiniz. Hamburg'da Amsterdam'daki kırmızı lamba bölgesini (red light district) andıran St.Pauli bölgesinde Reeperbahn Caddesi bulunmaktadır. Bu bölgede çok sayıda gece kulübü bulunmaktadır. Turistik açıdan Belediye Binası'nın (Rathaus) kulesine çıkarak şehrin güzelliğini tepeden de görebilirsiniz. 
Köprüler Şehri Hamburg



Avrupa'nın en fazla köprüsüne sahip şehirdir. Hamburg'da tam 2032 adet köprü var. Amsterdam ve Venedik'in köprülerinin toplamı bile Hamburg'un köprü sayısını geçmemektedir.Onlarca kanalla birbirine bağlanmış Elbe ve Alster ırmakların kesiştiği bir noktada kurulan Hamburg, bu özelliği nedeniyle tarihsel süreçte, sadece Almanya'nın değil tüm Orta ve Kuzey Avrupa'nın dünyaya açılan en önemli ticaret kapısı olmuştur.


HafenCity/Hamburg Limanı

Tüm dünyadan yılda 13.000 civarında gemi, Avrupa’nın bu ikinci büyük limanına uğruyor. Yolcu gemisi terminalinden tarihi ambar kentine (Speicherstadt) ve iniş köprülerinden modern konteynır limanına kadar – buralardan özgürlüğün ve uzak ülkelerin kokusu geliyor. Konuklar bir motorlu bot turunda veya efsanevi müze gemilerinden birini ziyaretinde Hamburg’un neden “Dünyaya açılan kapı” lakabını taşıdığını öğrenebilirler. 
5 milyon Avrupalı göçmenin 1850 ile 1939 yılları arasında “Yeni Dünya”’ya seyahatlerine başladıkları bu yerde, bugün kendi aileleri hakkında araştırmalar yapılabilmektedir.
The Elbe Philharmonie /Konser ve Opera Binası

Yapımı  yıllardır süren,  önceleri 78 milyon euroya mal olacağı tahmin edilen ama 800 milyon euro harcandığı halde 3 yıldır bir türlü tamamlanamayan yeni konser ve opera binası Almanların sanata ve sanatçıya verdiği önemi bir kez daha gösteriyor. Ülkemizin gururu Fazıl Say'da bu opera binasında konserler vermektedir.
Speicherstadt
                                        Eskiden limanın depoları olarak kullanılan binalar.
St Michaelis Kilisesi


Hamburg’un simgesi Aziz Michaelis merkez kilisesidir ve kısaca “Michel“ olarak adlandırılmaktadır. Barok tarzda yapılmış olan bu kilise Hamburg'un en büyük Lutheran Kilisesi'dir. Kilise'nin yapılış tarihi biraz karışık. 1625 yılında şimdiki kilisenin bulunduğu alana yapılan kilise, yıllar içinde yıkılınca yeniden yapılmış, 1906 yılında ise büyük bir bölümü yanmış, İkinci Dünya Savaşı sırasında müttefiklerin bombalarından nasiplenmiş ve savaş sonrasında ise bu günkü halini almış.

Rathaus /Belediye Binası 


Hamburg'da ilk ziyaret edeceğiniz yer Rathaus(Belediye Binasıdır) olmalıdır. 1842 yılında eski binanın yanıp kullanılmaz hale gelmesinden sonra Stad Hamburg Devleti-Eyaleti(stad), parlemento için yeni bir bina yapma kararı alır. Ancak bu kararın uygulamaya konması için yaklaşık yarım yüzyıl geçmesi gerekir.
Sarayın girişi konser ve sergi salonu olarak kullanılmaktaymış. Duvarlarındaki tablolar, duvar ve tavan resimleri, kristal avizeler, vitraylar, içlerinde kralları da betimleyen onlarca yontu, taş döşeli iç avlusunda Yunan Tanrıçası Hygieia'ya adanmış, suyun gücünü ve saflığını sembolize ettiği söylenen bir çeşme ve onlarca sanat eseri ile adeta bir müze. Binanın ön cephesini ortalamış olan kulenin yüksekliği 112 metre.
Miniatur Wunderland



Tüm dünya olmasa da Avrupa’dan, Amerika’dan, İskandinavya’dan muhteşem coğrafyalar oldukça detaylı biçimde minyatür hale getirilmiş. Havaalanı kısmında THY’nin Ankara uçuşunu bile görebilirsiniz. Gün doğumu-batımı, uzaylılar, yer altında kalmış antik tapınaklar, dağların içinden geçen yollar, yanan binayı söndüren itfaiye,uzay gemisi, konserde eğlenen insanlar, öndeki araç yavaşlayınca sollayan araçlar... Her şeyi düşünmüşler ve makete aktarmışlar. Hiçbir karışıklık olmadan küçücük maketlerin sorunsuzca hareket ediyor ve tüm düzenin işliyor olması ise ayrı bir başarı.

Fischmarkt Balık Pazarı

Almanya'nın en ünlü balık pazarları arasında yer alan "Hamburger Fischmarkt"ın  ucuz fiyatlar nedeniyle Hamburg ve çevresinde yaşayanlar sabahın erken saatlerinde pazara akın ediyor.
1703 yılında hizmet vermeye başlayan liman kenti Hamburg'un balık pazarı "Fischmarkt", her pazar renkli görüntülere sahne oluyor. Hamburg ve çevresinde yaşayanlar kadar dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin de ilgi odağı olan tarihi pazara Türk esnaflarda  ''Gel vatandaş gel'' sesleriyle damga vuruyor:)) Yüzyıllardır balığın yanı sıra meyve, sebze, çiçek, süs eşyası gibi değişik ürünlerde satılıyor.
Hamburg, yemek severler için mükemmel bir yerdir. Barlar, otel restoranları, birahaneler, restoranlar, çay evleri, kente özgü yiyecek ve içecek mekanları, kafeler, küçük barlar, tavernalar başta taze balık olmak üzere her türlü yerel ve uluslararası lezzeti yemek severlerin beğenisine sunar.
Ayrıca bugün Amerikalı duran hamburger ismini bu şehirden almıştır. Hamburg'daki bir tüccar, ticaret amacı ile gittiği Orta Asya’da 19. yüzyılın ortalarında Tatar Bifteği’ni görür ve Almanya’ya getirerek Hamburg Bifteği olarak sunar. Daha sonraları bir aşçı bu eti kızartarak servise sunar ve ona ‘Hamburg’a ait’ anlamında hamburger adını verir.
Haupthbahnhof /Merkez Tren İstasyonu

1906 yılında işletmeye açılan bu istasyon'un mimarları H.Reinhardh ve G.Sussenguth'dır. İkinci Dünya Savaşı sırasında çokça hasar gören bina aslına uygun olarak onarılmış, zamanla artan yolcu talebi nedeniyle aynı mimari biçeme sadık kalınarak kapasitesi artırılmıştır.
Bu gün, günlük 450 bin yolcu trafiği ile Paris'teki Gare du Nord'dan sonra Avrupa'nın ikinci büyük tren istasyonu olan Haupthbahnhof'da U-Bahn ve S-Bahn bağlantıları da vardır. İstasyonda çok sayıda restoran ve hediyelik eşya mağazası olduğunu da ilave edeyim.

Alster Gölü
Alster Gölü'ne yerleştirilen dev denizkızı heykeli Oliver Voss isimli sanatçı tarafından tasarlandı. Heykelde bir kadın gölde banyo yapar şekilde resmedildi. 4 metre yüksekliğinde 30 metre uzunluğunda olan heykel, 10 gün boyunca gölde sergilendi.


Çevresinde, Hamburg'un en güzel binalarına ev sahipliği yapan bu göl, kentin merkezinde.  Etrafında çok güzel villalar, her keseye uygun restoranlar, kafeler, seyir alanları, bisiklet ve yürüyüş yolları var. Yükseğe tırmanan bir fıskiye hoş bir görüntü oluşturuyor. Alster Gölü aslında Alster Nehri'nin devamı. Şehir merkezine yakın, küçük bölümün adı Binnenalster,  büyük kısım ise Aussenalster.


Alster Gölü kuğuları ile ünlü bir göl. Bu kuğular ve ördekler belediye tarafından koruma altına alınmışlar.


Gölün etrafında Hamburg'un düz bir şehir olmasında da oturu pazartesi sabahı işe giden bisikletli insanlar görmek çok güzeldi.Takım elbiseli ve döpyesli iş insanlarını bisiklet üzerindeydi...
St. Nikolai Kilisesi


Yapımı 31 yıl süren kilise 1874 yılında hizmete açılmış. Aslında bu kilisenin yerinde daha önce denizcilerin koruyucusu kabul edilen St. Nicholas adına yapılmış başka bir kilise varmış. Eski kilise yıkılınca bunu yapmışlar.

 St. Petri Kilisesi ve St. Jakobi Kiliseleri

                                                                  St. Petri Kilisesi


                                                          St. Jakobi Kilisesi
St. Jakobi 15. yüzyıldan kalma bir yapı. Bu kilisenin sakladığı önemli bir hazine Kilise Orgu. Ben göremedim ama 17. yüzyıldan kalma ve meşhur bir orgmuş. Johann Sebastian Bach bir dönem bu orgu çalmış. Yolun devamında ise St. Petri bulunuyor. Bu kilise, 14. yüzyılda burada bulunan ama 1842 yılında bir yangında tamamen yok olan kilisenin yerine yapılmış. 

St Pauli ve Reeperbahn (St Pauli'ye açılan cadde)


Burası akla gelecek her türlü eğlencenin merkezi. Birahaneler, diskotekler, sex shoplar, genelevler, ''table dance'' salonları, açık saçık gazinolar, köşe başlarında müşteri bekleyen kızlar, uyuşturucu satıcıları, travestiler...St. Pauli'nin günahkarlar kenti diye anılmasının geçmişi 17. Yüzyıla kadar uzanıyor. Hemen tüm liman kentlerinde yaşananlar burada da yaşanmış. Kıyıya çıkan gemi adamlarının, denizde geçen günlerinin intikamını alırcasına eğlenme gereksinmeleri bu günkü St. Pauli'yi yaratmış. 


Beatles, henüz ünlü olmadan St. Pauli'de kalmış. Bir çok eğlence yerinde posterleri asılı. Hatta Hamburg'lular Beatles'ı o kadar sahiplenmişler ki; adlarına bir de müze kurmuşlar. 60'lı yılların başında Liverpool'lu gençler, sekiz saate kadar süren sahne gösterileriyle Sturm'daki efsanevi Star Club'da Hamburg'u fethettiler. 

Krameramtsstuben



Denizcilik Müzesi


1890 yılında Elbe'ye açılan kanallardan birinin kıyısına depo olarak yapılmış olan  kırmızı tuğlalı bu bina, bir vakıf tarafında yönetiliyor. Eğer denize, denizciliğe ve gemilere ilginiz varsa ziyaret edin. 10 kattan oluşan binanın her katında farklı sergileme yapılmış. Bir katta yelkenliler, bir katta coğrafi keşifler, bir diğerinde gemi ekipmanları var.

Planetaryum


Adını gezegen Planetaryum'dan alan,  şehri 360 derece izleyebileceğiniz güzel bir yapı. İçerisinde çeşitli lazer gösterileri de yapılıyor

Planten un Blomen


Şehrin göbeğinde diyebileceğimiz, yaklaşık 47 hektarlık bir alanı kaplayan bir park. Kent ile müthiş bir entegrasyon sağlayan, aynı zamanda da kendini yaşamın kargaşasından başarıyla izole eden bir huzur ve oksijen kaynağı.

Kentte ayrıca aşağıdaki yerleri de gezebilirsiniz.

  • Blankenese-Kuzeyde bir Akdeniz Kasabası
  • Gansemarkt Alışveriş Bölgesi
  • Hamburg Devlet Operası
  • Jungfernsteig:  Alster nehri kenarındaki alışveriş ve gezinti caddesidir. 
  • Saint Georg Bölgesi
  • Alsterdorf Semti
  • Landungsbrucken
  • Monckebergstrasse
  • Wallanlagen Parkı
  • Hamburg Hayvanat Bahçesi
  • Hafenmuseum; liman müzesi
  • Museum der Arbeit; İş müzesi
  • Das Feuerschiff; eski yangın söndürme gemisi
  • Museum der Arbeit; Hamburg'un sanayi devrimi yılları ile ilgili müze
  • Hamburger Kunsthalle; sanat müzesi
  • Erotic Art Museum; erotik sanatlar müzesi
  • Deutsches Zollmuseum; gümrük müzesi
  • HSV Museum; HSV Hamburg futbol takımının müzesi
  • Museum für Hamburgische Museum; Hamburg müzesi
  • Chocoversum; Çikolata Müzesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder