Translate

24 Aralık 2014 Çarşamba

Küllerinden Doğan Şehir, Berlin!

Berlin / Almanya / 2011



Berlin, Almanya'nın başkenti olmasının yanında, yaşadığı acılar ve sonrasında yarattığı mucize ile dünyaya ders veren bir şehir. Küllerinden doğmasına gelince, büyük şehirlerin nüfusu giderek artarken, Berlin'in nüfusu II. Dünya Savaşı öncesinde 4,3 milyon iken, 2008 itibari ile 3,5 milyon kişi olarak tespit edildi. Böyle bir metropol için giderek azalan bir nüfus , geçirdiği değişiminde göstergesi.
Nazi Dönemi bu ülkeden çok şeyler alıp götürmüş. Ülkede Hitler'e ait hiç birşey yok, selamını vermek bile yasak... Berlin Duvarı, Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya 'ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 13 Ağustos 1961 yılında Berlin'de yapımına başlanan 46 km uzunluğundaki duvar. Ayrıca kenti ikiye bölen Berlin Duvarın'a sonradan "Utanç duvarı" adı da verilmiş.

Batı Berlin'i abluka altına alan bu betondan sınır,1989'da Doğu Almanya'nın, isteyen vatandaşlarin Batı'ya gidebileceğini açıklamasının ardından tüm tesisleriyle birlikte yıkıldı.



Günümüzde bu duvarın üzeri ünlü grafiti sanatçılarının resimleriyle süslenmiş,  geçtiği yerler yapılanların unutulmaması için işaretlenmiş. Doğu Almanya Batı'yı yakalamaya başlamış bile. Berlin'de dev plazaların arasından çıkıp sadece 20-30 metre sonra cennet gibi bir parka girmek insanın aniden değiştiriyor. Biz bu yeşil ve tarih kokan şehirde bisiklete binerek muhteşem parklarında gezdik, gece klüplerinde eğlendik ve kendileriyle alakaları olmayan :)) tarihi müzelerini gezerken disiplinlerine hayran kaldık.


Karl Marx ve Engels heykelleri ve ben :)

Sanatın, tarihin ve doğanın bir arada bulunduğu bu şehrin insanı etkilememesi mümkün değil. Almanlar Güney Avrupa ülkeleri gibi tasarım ve lüks düşkünü değiller, ama bir ulus bazı şeyleri kendi üretebiliyorsa, gelişmemesi mümkün değildir. Bizim gibi her şeyinde dışa bağımlı ülkeler için yaşanılası, harika bir sosyal devlet!!

Checkpoint Charlie


Checkpoint Charlie bir zamanlar Doğu Berlin ile Batı Berlin arasında bir geçiş noktası olmuş. İki bölge arasındaki geçişlerin engellenmesi için bir zamanlar bu noktada, Amerikan ve Sovyet askerleri nöbetler tutar, duvarın yakınından kuş uçurtmazlarmış. Buradaki levhada ise dört dilde şunlar yazmakta: “Amerikan bölgesini terkediyorsunuz.”. Bu yerde ayrıca doğudan batıya geçmeye çalışanların ilginç öykülerini anlatan “Museum Haus am Checkpoint Charlie” isimli bir müze mevcut.

Berlin Duvar'ında birçok grafiti mevcut ama en meşhuru dudaktan dudağa öpüşen eski SSCB lideri Brejnev ile eski Alman Demokratik Cumhuriyeti'ni yöneten komünist devlet adamı  Hönecker :)


Potsdamer Meydanı



Şehir merkezinin göbeğinde bulunan Potsdamer Platz, Berlin’in en hareketli meydanlarından biri olup, yenilenen Berlin'nin yüzü olmuştur. Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra önem kazanan meydan, alışveriş merkezleri, yeni binalar, dükkanlar ve renkli caddeleriyle zengin ve canlı bir görünüme ulaşmış. Savaş öncesinde dünyanın en hareketli meydanlarından biriyken, duvarın ortasından geçmesi ve şehri iki merkezli (doğuda alexander platz batıda ku damm) hale getirmesiyle yıllarca boş kalmış, birleşme sonrasında dünyanın en büyük kentsel tasarım projesi olarak tarihe geçer şekilde yeniden inşa edilmiştir. 
Meydanda yer alan Mercedes Binası, Sony Center, Sony Center’ın içinde bulunan Film Museum Berlin, , Beisheim Center, Ritz Carlton Hotel, Amerika’daki gökdelenleri andıran Delbrück Hause ve Daimler kompleksi şehrin önemli yapıları arasında yer alıyor.

Brandenburg Kapısı


Berlin’in simgelerinden biri olan Brandenburg kapısı, üzerindeki dört atlı arabası heykeliyle oldukça ilgi çekiyor. Pariser Platz’ın merkezinde bulunan bu kapının yapımı 18. yy.’ın sonlarına dayanıyor. Berlin’in önemli meydanları arasında yer alan Pariser Platz, Amerikan ve Fransız Büyükelçilikleri, Hotel Adlon Kempinski, Berlin Sanat Akademisi (Akademie der Künste) ve Kennedy Müzesi gibi önemli mekanlara ev sahipliği yapıyor. Naziler  iktidara gelince, kapıyı sembol olarak kullanmaya başladılar.  II. Dünya Savaşı boyunca kapı tahrip oldu ama tamamen yıkılmadı. Doğu ve Batı Berlin hükümetleri kapıyı restore ettiler fakat kapı 1961'e, Berlin Duvarı yapılana kadar açılmadı. 1980'de Batı Berlin Belediye Başkanı Richard von Weizsäcker şöyle demişti Brandenburg Kapısı kapalı durdukça, Almanların meselesi kalacaktır.

Alexander Platz


Brandenburg Kapısı ile Reichstag’ın doğusunda yer alan bu meydan, turistlerin ve gençlerin buluşma noktalarından biri. Adını Rus Çarı I. Alexander’dan alan meydan, uzun yıllar önce şiddetli olaylara tanıklık etmiş ve barış sesleriyle yankılanmış.  Çevresinde pek çok otelin dışında Tv Kulesi ( Fernsehturm) ve Müzeler Adası gibi önemli turistik yerleri bulunduran meydan turistlerin uğrak noktasıdır. 



Alexander Meydanı'nda ki Dünya Saati


TV kulesinden Berlin'i fotoğraflamak...

368 m. yüksekliğiyle Almanya’nın en yüksek yapısı olan Tv kulesi, 1965-1969 yılları arasında Doğu Berlinli mimarlar tarafından yapılmış. Berlin’in sembollerinden olan bu kule, 203 m. yükseklikte bulunan gözlem odası ve 207 m. yükseklikteki restoranıyla dikkat çekiyor. Kulenin tepesinden Berlin manzarasını izlemek ise ayrı bir keyif.


Belediye Binası’nın tam karşısında yer alan Neptün Çeşmesi, 1891 yılında Roma Tanrısı Neptün’e itafen yaptırılmıştır. Roma çeşmelerini andıran Neptün’ün çevresinde, Almanya’nın dört büyük nehri olan Elbe, Ren, Vistula ve Oder’i temsil eden kadın heykeller bulunmaktadır.

Unter den Linden (Ihlamurlarin altında)



Brandenburger kapısı ile Alexanderplatz arasında yer alan bu geniş ve uzun cadde, şehrin karakterini ortaya koyuyor. Bu güzel caddede uzun bir yürüyüş yaparak Berlin’i daha yakından tanıyabilirsiniz.

Müzeler Adası



Beş farklı müzenin bulunduğu, etrafı kanallarla çevrili olan Müzeler Adası Berlin’de görülmesi gereken yerlerden biri. 1999 yılında Dünya Miras Listesi’ne giren bu ada, mimarisi ve konumuyla etkileyici bir güzelliğe sahip. Etrafında küçük kafelerin bulunduğu bu özel mekanda birbirinden güzel müzeler yer alıyor. Altes Museum (Eski Müze) ,Neues Museum (Yeni Müze) , Alte Nationalgalerie (Eski Ulusal Galeri), Bode Museum (Heykel) ve  Pergamon Museum (Bergama Müzesi) bunlardan birkaçı.

Pergamon Museum (Bergama Müzesi) 



Zeus Tapınağı
Bergama Zeus Sunağı, Millet Market Kapısı, İştar Kapısı ve Mshatta Alınlığı gibi yapılar ve bu yapılara ait eserler, gerçek yerlerinden ayrıntılı bir şekilde toplanarak bu müzede yeniden birleştirilmiş, Bergama Müzesi'nin adını dünya genelinde meşhur etmiştir. Sergilenen diğer eserlerin başlıcaları; Bergama Athena Tapınağının Girişi, Bergama'dan Athena Heykeli, Halep Odası'dır. Bunun yanı sıra, Türk çini ve halılarından da örnekler görülür.
Özellikle Bergama ve Milet'ten alınan eserlerle oluşturulan koleksiyonun Almanya'ya yasal olarak getilip getirilmediği konusunda tartışmalar vardır.Türkiye Hükümeti, bu eserlerin çoğunun gün ışığına çıktığı yer Türkiye topraklarında olduğu için, koleksiyonun geri iade edilmesi konusunda Almanya Hükümeti'ne başvurmuştur. 
Bence Almanlar'da kalması daha iyi oldu, en azından bu zamana kadar hakkıyla korunabildiler:)



Babil Kapısı

Reichstag


Alman Hükümet Merkez binası olan yapı, 1933 yılına kadar parlamento binası olarak kullanılmıştır. Ünlü mimar Norman Foster tarafından restore edilen bina Nisan 1999’dan bu yana meclis binası olarak kullanılmaktadır. Cam kubbesiyle göz alıcı bir görünüme sahip binanın kendine has bir güzelliği vardır. Berlin şehir manzarasını izleyebileceğiniz en iyi adreslerden biridir.

Gendarmenmarkt


Üç önemli yapının buluştuğu Gendarmenmarkt, görülmeye değer güzelliktedir. Fransız Katedrali, Alman Katedrali ve Konzerthaus( konser salonu) burada yer almaktadır.

Berliner Dom


Kaiser Wilhelm II tarafından 1905’te yaptırılan bu bina, Berlin’in en önemli katedrali ve protestan kilisesidir. II. Dünya savaşı döneminde oldukça zarar gören yapı, restore edildikten sonra 1933 yılında tekrardan ziyarete açılmıştır. Katedralin 114 m yükseklikte bulunan kubbesi Berlin’in nefes kesici manzarasını izleme imkanı sunmaktadır. Belirli zamanlarda konserlerin gerçekleştiği Berliner Dom’da klasik müzik konserine gitmenizi öneririz.

Bread & Butter Fuarı


Avrupa'nın ünlü moda fuarı Bread & Butter fuarı için geldiğimiz bu kentte, sevgili gazeteci dostlarımız Hürriyet'ten Sibel Arna & Elele Dergisi'nden Filiz Şeref ve Levis Turkey'den İpek ile harika vakit geçirdik.

Bellevue Sarayı


Spree Nehri’nin yanında konumlanan ve 20 hektarlık bir park ile çevrili olan bu konut, Almanya Cumhurbaşkanı’na ev sahipliği yapmaktadır. Almanya’nın ilk neoklasik yapısı olarak dikkat çeken saray, adeta bir şatoyu andırır.

Kreuzberg


Kreuzberg, ağırlıklı olarak Türkler’in yaşadığı bir bölge. Küçük İstanbul olarak anılan semtte Türk restoranları ve Türk pazarlarını görürseniz şaşırmayın. Sinema salonları, alışveriş yerleri ve gece kulüpleriyle dolu olan semt size Taksim’i anımsatabilir. Burada nehir kenarında bira keyfi yapabilir veya etraftaki kafelerde güzel bir kahve molası verebilirsiniz.

Charlottenburg Sarayı


Charlottenburg semtinde bulunan Schloss Charlottenburg, Berlin’in en eski sarayı olarak bilinir. 17.yy sonlarında dönemin soylularından Sophie Charlotte tarafından yaptırılan sarayın asıl adı Lietzenburg’dur. Ancak Sophie Charlotte’ın ölümünün ardından sarayın adı değiştirilerek Charlotte Kalesi anlamına gelen Charlottenburg adı verilmiştir. En az saray kadar güzel olan bahçesinde keyifli dakikalar geçirebilirsiniz.

Alışveriş Merkezleri


Ka De We Alışveriş Merkezi


La Fayette Alışveriş Merkezi


Alexa Alışveriş Merkezi

KaDeWe, La Fayette ve Alexa alışveriş merkezleri şehrin en güzel alışveriş duraklarından. Burada aradığınız her ürünü bulmanız mümkün. Şehrin batısında yer alan KaDeWe Berlin’in en lüks alışveriş merkezlerinden biriÖzellikle üst katında yer alan küçük restoranlar görülmeye değer. Doğu Berlin’de bulunan La fayette ise onu aratmıyor. Alexanderplatz’da bulunan ve daha orta sınıfa hitap eden Alexa da Berlin’deki önemli alışveriş noktaları arasında yer alıyor.

Flohmarkt ( 2.El Pazarlar)

Alışveriş için Berlin’in 2.el pazarları biçilmiş kaftan. Arkonaplatz, Mauerpark, Schöneberg, Kunstmarkt şehirdeki önemli pazarlardan birkaçı.






Berlin’e gidip de Spree Nehri ‘nde bir bot turu yapmadan dönmeyin. 
Tiergarten



Yemyeşil alanlarla dolu Berlin’de Tiergarten’da kısa bir yürüyüş yaparak huzur dolu anlar yaşayın. Ayrıca bu elektronik bisikletlerle kocaman parkın içinde bir tur atabilirsiniz.

Kaiser-Wilhelm Gedachtnis Kirche (Yıkık Kilise)


1891-95 yılları arasında I. Wilhelm’in anısına inşa edilmiş. Yıkık Kilise olarak bilinen bu yer 1943 yılındaki bombalı saldırı sonucu tahrip olmuş ve 113 m. yüksekliğinde olan kule, uğradığı hasarın ardından 63 m. yüksekliğe inmiş. Kilise özellikle Berlinliler’e savaş günlerini hatırlatan en önemli simgelerden biri.

St Mary Church

Berlin'in merkezinde yer alan protestan kilisesidir.. Protestanlığı kurucusu Martin Luther heykeli de yine bu bölge de bulunmaktadır.1518 yılında Roma'da Luther'in fikirlerine karşı bir papalık davası açıldı. Bu engizisyon davasında Luther gıyabında yargılandı. Papa her ne kadar afaroz ettiyse de o, afaroznameyi halk arasında yaktı. Seviyorum böyle duruşları olan insanları:)


Martin Luther Heykeli

Zoologischer Garten: Berlin Hayvanat Bahçesi
Almanya'daki  en eski ulusal hayvanat bahçesidir. Gördüğüm en güzel hayvanat bahçesiydi gerçekten. Gidip gitmemekte tereddüt etmiştim, birazda şehrin dışındaydı (metro ile 25 dk) ama şimdi iyi ki gitmişim diyorum. 35 hektar alan kaplayan park 1844 yılında Berlin'de açılmıştır. 1.400 farklı tür ve 14.000 civarı memeli bulundurmasıyla Berlin Zoolojik Bahçesi, Dünya'da en ayrıntılı tür barındıran hayvanat bahçesidir. Avrupa'da en çok ziyaret edilen hayvanat bahçesi olduğu düşünülmektedir. Dünyaca bilinen Knut, kutup ayısı veya Bao Bao, büyük panda gibi hayvanlar, parkın simgesi haline gelmiştir.

Deniz olmadan yaşayamam derseniz de, Berlin'de yapay da olsa güzel bir plaj var :) Kumları ve şezlongları ile  nehrin kenarına kurulmuş.
Berlin’de Görülebilecek Diğer Mekanlar
Botanischer Garten: Berlin Botanik Bahçesi
* Wannsee ve Müggelsee: Yüzme alanları içerir.
* Kurfürstendamm Caddesi: Sokak müzisyenleri, Berlin Heykeli görülebilir.
* Bauhaus Arşivi: Sanat okulu
* Berlin Duvarı Anıtı: Gedenkstatte Berliner Mauer, 70 m. yüksekliğindeki anıt.


23 Aralık 2014 Salı

Ben Ölünce İnstagram Hesabımı Kızıma, Blog Yazılarımı Oğluma Bırakıyorum!


Dünya değişiyor ya, moda sandığımız her şeye de tutkuyla bağlanıyoruz, sonra da sıkılıp bir kenara atıyoruz, takipçi sayılarımızı bir statü sembolü olarak görüyoruz ya, peki yeni dünya ile birlikte bu hayattan uçtuğumuzda dijital dünyamız ne olacak?

Sevgili facebook, instagram, twitter … hesaplarımızı, bloglarımızı çocuklara mı torunlara mı bırakacağız? Ben bu diyardan giderken tüm yazılarım, hesaplarım, anılarım, yaşadıklarıma ne olacak? İşte her oluşan koşul, her yeni durum peşinde zincir durumlar oluşturuyor. Bununla ilgili Google baba ve Twitter anne den bir açıklama yaptı.

Elektronik Vasiyet!

Bu yeni nesil vasiyetimiz de isterseniz,  hesabımızı tamamen sildirebileceğiz, istersek de yakınlarımıza bırakabileceğiz. Google, AB’nin, Avrupa yasalarını ihlal edebileceği uyarısına rağmen yeni gizlilik politikasını geçen yıl uygulamaya başladı. Google’den yapılan açıklamada “Bu yeni uygulamanın siz öldükten sonra da dijital dünyanızı korumanıza imkan sağlayacağını umuyoruz” denildi.
Google, kullanıcılara elektronik verilerin geleceği ile ilgili ölümden sonra olmak üzere 3, 6, 9 ay veya bir
senelik seçenekler sunulacağını belirtiyor. Öte yandan belli verilerin ya da telefon numaraları gibi bilgilerin diğer hizmet ortamlarından yönlendirilmesi de söz konusu olabilecek. Google, verilerin yok edilmesi ya da benzeri bir işlemin yapılması öncesinde ilgili kişinin telefonuna ya da alternatif bir elektronik posta adresine hatırlatma ve uyarı mesajı gönderileceğini belirtiyor. Dijital verilerin tıklayın silinip silinmediği ile ilgili tartışmalar gündeme gelmişti.
Twitter’dan da yakın zamanda bir açıklama geldi. Yaşamını kaybeden kişilerin yakınlarının yazılı talepleri ile birlikte kullanıcıların hesaplarının kaldırılacağı ve onlara ait olan fotoğrafların silineceğini vurguladı. Bu konuyla ilgili detayları özel bir sayfada yayınlayan Twitter, haber değeri taşıyan durumlar gibi istisnaların bulunması halinde her talebin karşılanamayacağını belirtiyor.

Gmail hesabı için mahkeme kararı şart

Bir Gmail kullanıcısı hayatını kaybederse ailesi ya da mirasçıları Google’a faks ya da e-mail yoluyla ulaşarak hesabın kapatılmasını isteyebiliyor. Bunun için ölüm belgesi ve vekaletname sunulması gerekli. Eğer ölen kişi 18 yaşından küçükse doğum belgesi örneği yeterli. Buna karşılık mirasçılar hesaba erişmek isterse, paylaşım ancak mahkeme kararıyla yapılıyor. (Posta Adresi: Google Inc. Attention: Gmail User Support 1600 Amphitheatre Parkway Mountain View, CA 94043 Fax: 650-644-0358)

Peki bu sevimsiz gibi görünen ama kaçamayacağımız konuyla ilgili siz olsanız ne yapardınız? Ben olsam yakınlarıma devretmeyi tercih ederdim. Çünkü insanoğlunun bildiğimiz gibi faniJ Şimdi  kendimizi çokta önemsemeden yarattığımız ufak çaplı şair, yazar, trendsetter, celebrity, gurme, sağlıklı yaşam ve iyi niyet elçisi… sıfatlarımızın bizimle birlikte yok olmasındansa, bu bilgilerin üzerine bilgilerini ve deneyimlerini ekleyerek sevdiklerimizin devam etmesi sizce daha doğru bir yöntem değil mi? Evet gönül ister ben ölsem de eserim yaşasın mantığında bir Goethe, Franz Kafka, Beeethoven olamayacak olsada bilgi birikim ve deneyimin elbet birilerine katkısı olacaktır. Öte yandan güvenlik takıntısı olanların da hesaplarını sildirebileceğini düşünüyorum. Benle birlikte izlerim de silinsin!


12 Aralık 2014 Cuma

Hamburgere adını veren Almanya'nın denize açılan kapısı Hamburg!

Almanya / Hamburg  / 2011

Hamburgere adını veren Almanya'nın denize açılan kapısı Hamburg!



Almanya Türklere hiç de yabancı olmayan bir ülke. Küçüklüğümüzden beri diğer Avrupa ülkeleri içinde en çok bildiğimiz, en tanıdık olanı. Çünkü bir çoğumuzun tanıdıkları, akrabaları ve ailesinden birileri çalışmak için bu ülkeye gidip, kalmıştır. Tabi hafızalarda ağır çalışılan, yaşamın zor olduğu ve denizin olmadığı sıkıcı bir ülke algısının yerleştiği o çocukluğumda ki ülkenin Hamburg, Berlin ve Köln şehirlerini gezme imkanı buldum. Gerçekten de düşündüğümüzden çok farklı bir ülke!! Almanlarla da kısa bir süre çalışma imkanı bulmuş olduğum için iş disiplinlerine ve dakik olmalarına hayranım.  İş odaklı ve zamanında çalışmak insanı aksine mekanikleştirmiyor, birçok yönden disipline ederek, sosyal hayatınız içinde daha bol ve kaliteli vakit yaratıyor.

3 Aralık 2014 Çarşamba

Masalsı, bohem, romantik, kasvetli,sevimli, yağmurlu, efsunlu şehir Prag, Çek Cumhuriyeti

Çek Cumhuriyeti / Prag / 2011



Old Town Köprüsü Kulesi 
64 metrelik kulenin doğu ve batı ön yüzlerinde heykel süslemeleri bulunmaktadır. 
Masalsı, bohem, romantik, kasvetli,sevimli, yağmurlu, efsunlu...bu şehri tanımlamak için hangi sıfatı önce kullanacağınızı bilemiyorsunuz. Hitler'in bombalamaya kıyamadığı güzel şehir.. Şehrin ruhunu daha iyi anlayabilmek için, gitmeden önce Franz Kafka'nın da bir eserini okuyup gitmenizi tavsiye ederim. 
Prag (Çekçe Praha) Çek Cumhuriyeti'nin başkenti ve en büyük şehri. Geçmişte Çekoslovakya'nın da başkentiydi. Orta Bohemya'da Vltava Nehri'nin üzerinde yer alır ve 1.2 milyon nüfusu vardır. 1992 yılından beri UNESCO'nun Dünya Mirasları Listesi'nde. 
Yüzlerce yıl Bohemya’ya başkentlik eden kent zarif köprüleri, katedralleri, altın şapkalı kuleleri ve kilise kubbeleri, kuğulu Vltava Nehri ile ziyaretçilerini büyülüyor. II. Dünya Savaşı’ndan neredeyse hiç zarar görmeden çıkan şanslı kentin Ortaçağ tarzı merkezi, arkasında gün batımıyla doğuya doğru bakan dokuzuncu yüzyıldan kalma kalesinin gölgesindeki kilise çanları, katedralleri, avluları ve Arnavut kaldırımlı sokaklarında gezen meraklılarıyla her zaman canlı, kalabalık ve romantik.